Hidrosefali, hidro=su ve sefali=baş kelimelerinin birleşiminden oluşan bir tanımlamadır. Genellikle beyinde aşırı su birikmesi olarak bilinmektedir. Burada belirtilen su “beyin-omurilik sıvısı”dır. Beynin bazı odacıklarında bulunan bu sıvının miktarının artması kafa içindeki basıncın yükselmesine ve beynin zarar görmesine neden olur.
Beyin omurilik sıvısı gün boyunca sürekli olarak yapılır ve geri emilir. Bu sıvı beyni ve omuriliği sarar ve devamlı bir dolaşımı vardır. Üç temel görevi vardır: Beyin ve omuriliğe gelen darbelerin zararlı etkisini azaltmak, beynin beslenmesine ve atıkların taşınmasına yardımcı olmak, beyin ve omurilik arasında dolaşarak beyindeki basınç değişikliklerini düzenlemek.
Hidrosefali her yaşta görülebilir, ancak sıklıkla çocuklarda ve yaşlılarda (60 yaşın üzerinde) olur. Yaklaşık 500 çocuktan birinde hidrosefali görülmektedir. Bu hastaların çoğunda tanı doğumda, doğum öncesinde veya erken bebeklikte konulmaktadır. Nadir olmakla birlikte genetik (kalıtsal) bozukluklara veya gelişimsel bozukluklara bağlı olabilir. Sık rastlanan nedenleri; beyin içi kanamaları, kafa travmaları, beyin tümörleri, erken doğuma bağlı kanamalar ve menenjittir.
Bulgular: Hidrosefali bulguları kişiden kişiye değişir. Sık rastlanan bulgular yaş gruplarına göre aşağıda belirtilmiştir.
Yenidoğanda (0-2 ay);
Başın normalden fazla büyümesi, kafa derisinin incelmesi, kafadaki
damarların belirginleşmesi, kusma, huzursuzluk, gözlerin aşağıya
kayması, nöbetler veya iletişim kurulamaması.
Çocuklarda (2 ay ve üstü);
Başın anormal büyümesi, baş ağrısı, bulantı, kusma, ateş, çift görme,
huzursuzluk, yürüme veya konuşmada gerileme, iletişim bozukluğu,
duyu-motor fonksiyonlarda kayıp, nöbetler. Daha büyük çocuklarda uyanık
kalmada veya uyanmada zorluk görülebilir.
Orta yaşlı erişkinlerde;
Baş ağrısı, uyanmada veya uyanık kalmada zorluk, denge bozukluğu, idrar
kaçırma, kişilik bozukluğu, demans (bunama), görmede bozukluk
Yaşlılarda; İletişim kurmada bozukluk, yürümede dengesizlik, hatırlamada zorluk, baş ağrısı, idrar kaçırma.
Hidrosefalisi olan hastada doktorunuz bir tedavi başlamadan önce
sizinle konuşarak sorular soracak, muayene edecek, ve bazı tetkikler
(Beyin Tomografisi, Manyetik Rezonans Görüntüleme, Beyin
Ultrasonografisi) isteyecektir. Hidrosefalinin tanısı, neden oluştuğu ve
nasıl bir tedavi süreci gerektirdiği bu tetkiklerden sonra belli
olacaktır. Çocuklarda sadece başın büyük olması, hidrosefali
hastalığının olduğunu göstermez. Ancak beynin görüntüleme teknikleri
kullanılarak tanı kesinleştirilir.
Tanı anne karnında bebek doğmadan önce konulursa; yürürlükteki yasalara
göre gebeliğin sonlandırılması için hastanelerdeki etik kurul heyetinin
vereceği rapora ihtiyaç vardır.
Hidrosefali Nedenleri:
Hidrosefaliye yol açan nedenler yaş grubuna göre çeşitlilik göstermektedir.
1-Yenidoğan
(0-2ay): Doğumsal: En büyük grubu bu hastalar oluşturmaktadır. Sadece
hidrosefali olabileceği gibi omurgada gelişen diğer doğumsal anomaliler
(meningomiyelosel) ile birlikte olabilir. Beyin içi kanamaları:
Genellikle kendiliğinden oluşan kanamalar sonrasında beyin odacıkları
genişlemektedir.
2-Çocuklar ve yetişkinler: Beyin enfeksiyonları, beyin kanamaları, beyin tümörleri ve kafa travmaları.
3-Yaşlılar:
Normal basınçlı hidrosefali; beyin omurilik sıvısının emiliminin
azalması sonrasında beyin odacıklarının genişlemesidir.
Hidrosefali Tedavisi
Hidrosefali hastalığının ilaçlarla tedavisi mümkün değildir. Sadece
beyin ve sinir cerrahisi uzmanları tarafından yapılacak cerrahi
girişimlerle hidrosefali düzeltilebilir. Seçilecek cerrahi girişim
şekilleri hidrosefalinin altta yatan sebebine göre farlılık
gösterecektir.
Eğer beyin-omurilik sıvısının dolaşımının bozulmasına neden olan bir
tıkanıklık varsa neden olan tıkanıklığa (tümör, kist v.b.) yönelik
cerrahi tedavi yapılabilir. Tıkanıklık açılamıyorsa beyin-omurilik
sıvısının beyin içi dolaşım yolları cerrahi girişimlerle
değiştirilebilir.
Hastaların çoğunluğunda beyin-omurilik sıvısının dolaşımını eski haline
getirmek mümkün olmadığı için sıvının beyinden başka bir vücut
boşluğuna aktarımı sağlanmalıdır. Bu aktarım için “şant” adı verilen
ince uzun elastik, silikon bir boru kullanılır. Tek yönlü ve kontrollu
hızda çalışması için kafa derisinin altında sistemin “pompa” denilen
parçası bulunur. Fazla olan beyin-omurilik sıvısı bu ince boru sayesinde
vücudun başka bir bölgesine taşınır. Böylece beyin içindeki basıncın
artması önlenir. Ancak beyinde aralıksız olarak su üretildiği için bu
sistem sürekli olarak çalışmak zorundadır. Şant cilt altında olduğu için
ancak bebeklerde dışardan bakıldığında fark edilebilir. Çocuklarda ve
yetişkinlerde ise elle muayene edildiğinde cilt altındaki boru
hissedilebilir.
Tanısı anne karnında iken konulmuş bebeklerde en sık uygulanan yöntem;
bebeğin mümkün olduğunca erken dönemde doğurtulup en erken dönemde
ameliyatının yapılmasıdır.
Şant, genel anestezi altında ameliyatla yerleştirilir. Kafatasına küçük
bir delik açılarak şantın ucu beyin içindeki, beyin omurilik sıvısının
bulunduğu odacığa yerleştirilir. Daha sonra baş, boyun ve karın cildinin
altından geçen bir tünel açılarak şantın diğer ucu, bu sıvının
rahatlıkla emilebileceği kalp veya karın boşluğu içine yönlendirilir.
Ameliyat sonrası enfeksiyonu önlemek için kısa süreli antibiyotik
kullanılabilir.
Cerrahi sonrası hasta bir süre hastanede gözlenir. Genellikle hastanın
şikayetleri bir süre sonra düzelir. Ancak beyin dokusunda kalıcı hasar
meydana gelmişse hastanın bazı fonksiyonları düzelmeyebilir. Görme ve
zeka gibi fonksiyonların düzelmemesinin en önemli sebebi tedavinin
gecikmesidir. Hastanın hastanede kalış süresi hastanın iyileşme durumuna
göre değişir. Bu hastaların, şantın çalışıp çalışmadığının takibi
açısından uzun süreli izlenmesi gerekir. Hidrosefali nedeniyle tedavi
edilen hastaların önemli bir kısmı normal hayatlarını sürdürebilirler.
Şantın çalışmaması ve enfeksiyon durumlarında değiştirilmesi
gerekebilir.
Şantın pil gibi bir güç kaynağına ihtiyacı yoktur.
Kafa grafisi ve beyin tomografisi şant sistemine zarar vermez. Manyetik
rezonans tetkiki için şant tipinin uygun olması şarttır. Basınç ayarı
dışardan yapılabilen ve manyetik alandan etkilenen şant varsa, manyetik
rezonans tetkiki yapılmadan önce doktorunuza sorulmalıdır.
Hiçbir şant tipinde dışardan elle bastırılıp çalışması sağlanamaz.
Şantın elle muayenesini doktoru yapar. Pompaya aşırı basmak bozulmasına
neden olacaktır.
Özellikle bebeklik döneminde bebeğin şantın olduğu tarafa yatırılması uygun olmaz.
Beynin şant sistemine bağımlılığı uzun yıllar devam edebilir.
Hastaların çoğunda şant ihtiyacı ömür boyu devam etmektedir. Hastaların
çoğunda problem yoksa şantın çıkartılması önerilmez.
Dikkat edilmesi gerekenler:
Şant komplikasyonlarının önlenmesi için düzenli ve sık aralıklarla muayeneye gidilmelidir. Eğer;
*ameliyat yerinde ve şant hattı üzerinde kızarıklık ve hassasiyet,
*hastada huzursuzluk, bulantı, kusma,
*baş ağrısı, çift görme, ateş, karın ağrısı, havale geçirme,
*ameliyat öncesi şikayetlerin tekrarlaması
varsa
mutlaka doktora başvurulmalıdır. Sorunlar erkenden fark edilip
düzeltilmezse ölüme kadar gidebilecek kötü sonuçlar ortaya çıkabilir.
Şanta bağlı sorunlar çok hızla, bazen saatler içinde, gelişebilir.
Herhangi bir şüphe durumunda oturduğunuz yere en yakın beyin ve sinir
cerrahisi merkezine ve/veya ameliyatı yapan doktorunuza ulaşmanız önemli
olacaktır.